10:48 Genel, Makaleler, PATEK PHILIPPE, ROLEX

Tahmini Okuma Süresi: 2 dk. 25 sn.

TEK SAAT Mİ DEDİNİZ? BU İMKANSIZ!

Yazar

Bana en çok sorulan soru (her instagram mesajında gelen “Kaça aldın?” veya “Fiyatı nedir?” gibi sinir bozucu sorulardan sonra) şu: “Eğer sürekli takacağın bir saat seçmek zorunda olsaydın ve şu an arasından seçim yapacağın bir koleksiyonun olmasaydı, hangi saati seçerdin?” Dürüst olmak gerekirse, bunu düşünmesi bile ağlama isteği doğuruyor bende. Yani, sadece tek bir saat mi?! Kadınlar seçenek ister. Hiç olmazsa bir gündüz saati, bir gece saati, bir spor saat ve bir de şehir saat verin! Neyse tamam, bu makale hatırına bu soruya cevap vermeyi deneyeceğim. Her ne kadar iki saat arasında kalsam da (kahretsin üç de olabilir!)

Bir önceki makalemde bahsettiğim saat hırsızlığı olayları ve hemen akabinde benim anavatanımdan genç bir adamın bu sebeple Londra Knigthsbridge’de öldürülmesi beni gerçekten çok üzdü. Bu sebeple ne Londra’da, ne Paris’te ne de Avupa’nın başka şehirlerine yaptığım seyahatlerin hiçbirinde altın bir saat ya da kıymetli hiçbir şeyi koluma takmayacağım. Eğer orada ikamet ediyor olsaydım bileğimde görebileceğiniz tek saat Apple Watch olurdu. Bereket versin ki yılın çok kısa bir döneminde orada bulunuyorum ve evim de Orta Doğu’da. Daha fazla uzatıp oyalanmadan soruyu cevaplamaya başlayayım!

“Her gönülde bir aslan yatar” derler ve benim aslanım da Rolex Daytona. Bu saat tek başına kadınların çıtı pıtı saatleri kulanmayı bırakıp bilekte “Büyük olan daha iyidir” anlayışına geçmelerinin müsebbibidir. Daytona hakkında birçok yorumunuz olabilir fakat benimle bunları tartışırken olumsuz yorumlarınızın hiçbirini dikkate almayacağımı baştan söylemek isterim! 

Daytona’yı farklı kılan ne? Görünümü? İşlevi? Yoksa statüsü mü? Aslında her üçü de doğru ve yeni başlayanlar için yeterli. Güzel ve tek bir saat seçecek olsaydım, o saat; Rolex 116508 referans numaralı, sarı altından 40mm çaplı, yeşil kadranlı büyüleyici Daytona Oyster Kronograf olurdu. Onu bu şekilde tanımlamak bile yüzüme bir tebessüm yerleşmesine sebep oldu. Seyahatlerden eve döndüğümde aradığım ilk saat odur ki bu oldukça manidar. Görünüşü bir yana, sağlam, güvenilir ve okuması kolay bir saat. Ve bir o kadar da alımlı. Kolay veya hızlı bir şekilde bulunamıyor olması (özellikle de paslanmaz çelik “Panda” versiyonunun) bile onu bu kadar özel kılmaya yeterli.

Bir kadın olarak kronograf fonksiyonlarını pek umursamıyorum. Dürüst olalım ne sıklıkta süre ölçer kullanıyoruz ki? Daytona tam olarak bu! Rolex’in motorsporlarını icra edenler için piyasaya sürdüğüne inandığım güzel ve abartılı bir “stopwatch“. Paul Newman adında az tanınmış bir oyuncunun satın alıp sonra da bu modele aşık olduğu gerçeği, saatin sadece geçmiş detaylarında kalmıştır. Artık onları erkeklerin bileklerinden ziyade kadınların bileklerinde daha fazla görüyorum.

O kadar güzel ve harika görünüyor ki sadece bu bile işini çok iyi yapıyor olmasına yeterli. Ama bundan daha da önemli bir görevi var: Sembolize etmek. O “cool” kızların, “gezip göreceğim yerler var” kızlarının saatidir. Bu bir kulübe ait olmak gibidir. En zor bulunan Paul Newman Daytona’ya, sarı altın Paul Newman Daytona’ya, Rainbow Daytona’ya, yeşil kadran Daytona’ya, Panda’ya sahipseniz, en seçkin kulüptesiniz. Elini kolunu sallayarak kulübe girmek imkansızdır, yıllar geçmiş ve hala bekleme listesindesinizdir. Bu nedenle birçok saat firmasının sınırlı sayıda piyasaya sürdüğü saatler kadar nadir olmasa da, sıradan bir saat de değildir. İşte bu yüzden bütün Daytona’larımı seviyorum. Günlük kullanımda onun üstüne yoktur fakat geceleri taktığım saatin o olmadığını da söylemeliyim. Geceleri biraz kokoş olmam lazım. Kot pantolonla dışarı çıkmış olsam bile, parıldamayı seviyorum.

Peki, sorunun cevabı bu mu? Daytona tek seçeneğim mi? Korkarım ki değil. Ayaklarımı direyerek söylemeliyim ki başka bir saat daha olmak zorunda. Çünkü biliyorum ki sadece bir Daytona seçmek zorunda olsaydım, onunla bile hep mutlu olamazdım. Çünkü kalbimde başka bir aslan daha var. Tek ve biricik Patek Philippe 5712/1A. Demek istediğim, bu saatin her şeye sahip. Tarzımı görebiliyor musunuz? Sıradanlık bana göre değil. 5711, sıradan bir bebek ve ondan kolayca uzaklaşabilirim. Kalbim sadece 5712 için hızla çarpıyor. Öylesine güzel bir mavi kadran yüzü ve tasarımı var ki, ahenkli değil ama öylesine görkemli ki… Tek kelimeyle büyüleyici. Saatin kaç olduğunu bilmek için, ayarlamak için, kurmak için, yani onun ne dediğini anlamak için bir mühendis tutmama gerek yok. Bütün ihtişamı için ona ram olurum. En iyi özelliği ne mi? Elde etmesinin neredeyse imkansız oluşu. Bu kulübün, gizli girişli bir alt kulübü var. Bu anlamda beğenmediğim tek bir noktası yok. Artık tarzımı anladınız mı? Çalımından geçilmeyen janjanlı veya süper zengin değil; esrarengiz ve bir yanı neşeli, ender bir tip!

İşte hepsi bu. Seçim yapabileceğim 2 saatim var. İki. Gündüz için. Sadece gündüz için. Açıkçası seçim yapamıyorum. İkisini de hayatımda istiyorum. Sadece iki saate sahip olmak zorunda olsaydım, bu o ikisi olurdu. Ama akşam için değil. Akşam için henüz karar verebilmiş değilim. Hiç rüküş olmadan yaşamamı da beklemiyorsunuz herhalde… Yani, en nihayetinde ben “Watch Fashionista“yım.

Hoşça kalın.

(Visited 369 times, 1 visits today)
Son değişiklikler: 9 Ocak 2020
Generic selectors
Tam Eşleşme
Başlıklarda ara
İçeriklerde ara
Makalelerde Ara
Sayfalarda ara